Taksonomi, genel anlamda sınıflandırma sistemi demektir. Ancak sürdürülebilirlik bağlamında, özellikle Avrupa Birliği (AB) Taksonomisi, çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri tanımlayan bir sistemdir. Bu sınıflandırma, ekonomik faaliyetlerin doğaya olan etkilerini değerlendirmek ve yeşil yatırımları teşvik etmek amacıyla gel
Taksonomi, genel anlamda sınıflandırma sistemi demektir. Ancak sürdürülebilirlik bağlamında, özellikle Avrupa Birliği (AB) Taksonomisi, çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri tanımlayan bir sistemdir. Bu sınıflandırma, ekonomik faaliyetlerin doğaya olan etkilerini değerlendirmek ve yeşil yatırımları teşvik etmek amacıyla geliştirilmiştir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, AB Taksonomisi; bir ekonomik faaliyetin “çevresel olarak sürdürülebilir” kabul edilmesi için hangi koşulları sağlaması gerektiğini belirler.
AB Taksonomisi, Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) kapsamında, 2030 yılına kadar karbon salımını %55 azaltma ve 2050’ye kadar karbon nötr kıta olma hedeflerine ulaşmak için geliştirilmiştir. Bu sistem, çevre dostu yatırımların önünü açarak yeşil dönüşümü finansal sistemle entegre etmeyi amaçlar. Çevresel sürdürülebilirliğin fin
AB Taksonomisi, Avrupa Yeşil Mutabakatı (European Green Deal) kapsamında, 2030 yılına kadar karbon salımını %55 azaltma ve 2050’ye kadar karbon nötr kıta olma hedeflerine ulaşmak için geliştirilmiştir. Bu sistem, çevre dostu yatırımların önünü açarak yeşil dönüşümü finansal sistemle entegre etmeyi amaçlar. Çevresel sürdürülebilirliğin finansal yatırımlarla somut biçimde ilişkilendirilmesini sağlar. Yatırımcılar için bir rehber işlevi gören bu sistem sayesinde, hangi projelerin gerçekten “yeşil” olduğu objektif kriterlerle belirlenebilir.
Türkiye, henüz resmi bir ulusal taksonomi sistemine sahip olmasa da, AB ile ticaret ilişkilerinin sürdürülebilirlik temelli regülasyonlara dayalı hale gelmesi, şirketleri taksonomi kurallarına göre dönüşüme zorluyor. Özellikle sınırda karbon düzenlemesi (CBAM) ile AB’ye ihracat yapan firmaların, üretim süreçlerinde karbon emisyonu ve taks
Türkiye, henüz resmi bir ulusal taksonomi sistemine sahip olmasa da, AB ile ticaret ilişkilerinin sürdürülebilirlik temelli regülasyonlara dayalı hale gelmesi, şirketleri taksonomi kurallarına göre dönüşüme zorluyor. Özellikle sınırda karbon düzenlemesi (CBAM) ile AB’ye ihracat yapan firmaların, üretim süreçlerinde karbon emisyonu ve taksonomi uyumluluğu açısından şeffaf olması bekleniyor. Bu nedenle firmaların, tedarik zinciri süreçlerinden enerji kullanımına kadar her adımda veri temelli raporlama yapması önemlidir.
Bir faaliyet "sürdürülebilir" olarak sınıflandırılabilmek için şu 6 çevresel hedefin en az birine önemli katkı sağlaması ve hiçbirine ciddi zarar vermemesi (Do No Significant Harm - DNSH) gerekir:
Ayrıca, faaliyetin asgari sosyal güvenceleri sağlaması (işçi hakları, insan hakları vb.) da zorunludur.
Taksonomi sisteminde birçok sektör yer almaktadır. Bunlar arasında:
Örneğin, bir enerji santralinin taksonomiye uygun kabul edilmesi için, belirli bir karbon yoğunluğu eşiğini aşmaması gerekir.
AB Taksonomisi kapsamında faaliyet gösteren büyük ölçekli şirketler, yıllık olarak hangi faaliyetlerinin taksonomiye uyumlu olduğunu açıklamak zorundadır. Bu açıklamalar:
şeklinde yapılır. Bu sayede yatırımcılar, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını sayısal verilerle kıyaslayabilir.
Sürdürülebilir finans ve çevresel şeffaflık gündeminin merkezinde yer alan iki temel kavramdan biri ESG kriterleri (Çevresel, Sosyal, Yönetişim), diğeri ise AB Taksonomi sistemidir. Bu iki yapı birbirinden bağımsız gibi görünse de aslında birbirini tamamlayan ve destekleyen araçlardır. Kurumların sürdürülebilirlik performanslarını güvenilir, ölçülebilir ve karşılaştırılabilir hale getirmek için birlikte kullanılmaları büyük önem taşır.
ESG Kriterleri Nedir?
ESG, şirketlerin yalnızca finansal performanslarını değil, aynı zamanda çevresel etkilerini, sosyal sorumluluklarını ve yönetişim uygulamalarını da dikkate alan bir değerlendirme sistemidir. Bu sistem üç temel başlık altında toplanır:
Yatırımcılar ve finansal kuruluşlar, ESG skorları ile şirketlerin uzun vadeli sürdürülebilirlik stratejilerini değerlendirmekte ve risk analizlerini bu doğrultuda yapmaktadır.
Bu nedenle, ESG uyumlu olmak isteyen firmaların, çevresel verilerini Taksonomi kriterlerine göre yapılandırmaları, şeffaf ve güvenilir bir sürdürülebilirlik profili oluşturmaları açısından kritik önem taşır.
1. Yatırımcı Güveni Artar:
Taksonomi uyumlu şirketler, çevresel risklerini azaltan ve uzun vadeli değer yaratan kuruluşlar olarak görülür.
2. Finansmana Erişim Kolaylaşır:
Yeşil tahvil (green bond) ve sürdürülebilir kredi mekanizmaları gibi finansal araçlara daha kolay erişim sağlanır.
3. Yasal Uyum ve Risk Azaltımı:
AB regülasyonlarına uyum, olası ceza ve yaptırımları önler.
4. Marka İtibarı Güçlenir:
Sürdürülebilirlik algısı yüksek olan firmalar, hem tüketici hem yatırımcı gözünde daha değerlidir.
Şirketler için taksonomiye uyum sağlamak aşamalı bir süreçtir:
Bu süreçte MRV (Monitoring, Reporting, Verification) danışmanlığı büyük önem taşır.
TÜRKİYE'DE TAKSONOMİ SÜRECİ
Kullanıcı deneyiminizi daha iyi hale getirmek için bu web sitesinde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş oluyorsunuz